Top Menu

19 Mayıs 2024 Pazar 

Resimli  Site içi  Google 

ANA SAYFA
'Ekonomi krizde ama Boğaz'daki eğlence yerleri dolu!'
 
qsw
 
 
 
 
 
 
27 Eylül 2009
Siz ne anladınız bilemem; ama başlıktaki bu sözler bundan yaklaşık 150 yıl önce söylenmiş...

Nerede ve nasıl mı?

Okuyun o zaman!



***


Osmanlı Padişahı Abdülmecit, 16 yaşında tahta çıkmak zorunda kaldı.

O kadar genç ve o kadar acemiydi ki; devlet, bürokratların eline geçti.

Hatta Padişah, çalışacağı ilk sadrazamı bile kendisi seçemedi.

Sadrazamların biri gidiyor, biri geliyordu...

Kimi İngiliz yanlısıydı, kimi Fransız!

Abdülmecit'in ise haremdeki kadınlardan başını kaldırıp, devlet işlerine ayıracak zamanı yoktu.

Bunun için 7-8 yıl geçmesi gerekti!


***


Bir gün dönemin tarihini yazmakla görevli Ahmet Cevdet Paşa'yı mabeyne çağırarak ülkenin içinde bulunduğu sorunlarla ilgili düşüncelerini sordu.

Ahmet Cevdet Paşa, "Madem emrediyorsunuz, anlatayım" diyerek söze girdi:

"Sadrazam (Başbakan) Mustafa Reşit Paşa ve takımı yolsuzluklarla mücadele, maarifin (eğitimin) ve medeniyetin ilerlemesine hizmet etmek için işbaşına gelmişlerdi ama öyle olmadı. Hepsi rüşvet almaya başladı. Aldıkları rüşveti de safahat yoluyla har vurup harman savurarak harcadılar. İthalatın ve ihracatın dengesi bozuldu. Memur maaşları bile zor ödenir hale geldi. Ama buna karşılık Boğaziçi ve eğlence yerleri lebalep doldu. Hazine iflas etti. Bunun üzerine Fransa'dan borç alınmasına karar verildi. Bu borcu alabilmek için Fransa'nın ve diğer devletlerin iç işlerimize karışmalarına izin verildi."


***


Abdülmecit, daha sonra diplomat ve yakın dostu Selami Efendi'nin de ne düşündüğünü merak etti. Onun anlattıklarının da Ahmet Cevdet Paşa'nın sözlerinden farkı yoktu:

"Kırım Savaşı'ndan sonra Avrupa ülkelerinin istekleri doğrultusunda kararlar almaya söz verdiniz. Yetkilerinizi yabancılarla bölüştünüz. Göreve getirdiğiniz sadrazam ve nazırlar (bakanlar) da liberalizmin destekçisi oldular. Bizde sanayi gelişmemiş olduğu için bu düzen Avrupalıların yararına oldu. İleride müstemlekeye (sömürge) dönüşmemizden korkarım."


***


Padişah, ailesinden kişilerin de kendi yönetimine nasıl baktıklarını öğrenmek istedi. Kendisine en yakın bulduğu kişi de kardeşi Adile Sultan'dı. Çok iyi bir eğitimden geçmiş, hayırsever bir kişiliğe sahip olan Adile Sultan, ülkenin sorunlarını yakından biliyordu. Kardeş olmanın da verdiği cesaretle sözünü esirgemedi:

"Bak ağabey... Hiçbir zaman özgür iradenle karar almadın. Hep İngilizlerin ya da Fransızların adamı olan sadrazamların etkisinde kaldın. Kendini içkiye verdin. Haremdeki kadınlardan da bir türlü baş alamıyorsun. Çocuklarının sayısı kırka yaklaştı. Saray kadınlarının masraflarını bile kısamadın. Devlet batıyor, durmadan gavurlardan borç alıyorsun. Bu paralar nasıl ödenecek düşünüyor musun? Maliye'ye yarın onlar el koyacaklar, devlet-i âliye iflas edecek."


***


Yukarıdaki konuşmaları, Hıfzı Topuz'un Remzi Kitabevi'nden çıkan "Abdülmecit" isimli kitabından aldım...

İddia ediyorum ki 150-200 yıl öncesini anlatan bu kitap, asla bir "tarihi roman" değil...

Çünkü anlatılan öyküler, bugün de aynen yaşanıyor!

Mustafa Mutlu



Facebook'ta Paylaş


    Gönderen : qsw        Tarih : 27 Eylül 2009        Hit : 8226

Yorum Eklemek İçin Üye Olun / Giriş Yapın


Yorum Yazmak İçin Üye Seviyeniz Yetersiz

Lütfen

Üye Girişi Yapınız   Veya  Üye Olunuz

 

Anasayfa  İletişim